ÇOCUK VE TELEVİZYON

Çocuğun Televizyon İzleme Alışkanlığında Ailenin Rolü

14 Şubat 2017 Salı, 14:27 , Güncelleme: 11 Haziran 2018 Pazartesi, 09:45

Günümüzde kitle iletişim araçları herkesi farklı biçimlerde ve düzeylerde etkilemektedir; en çok etkilenen grubu da çocuklar ve gençler oluşturmaktadır. Dolayısıyla çocuğun televizyonla olan ilişkisi, güncel ve küresel bir tartışma konusu haline gelmiştir.

  • Birçok ebeveynin korktuğu, çocuğun olumsuz davranışlarının sorumlusu, bazen çocuk bakıcı bazen ev işlerine yardımcı, hatta kimi zaman günah keçisi olarak algılanan televizyon aslında nedir?

Televizyon çocuk açısından tanımladığımızda; iletileri, çocuk için çok önemli olan çarpıcı görsel öğeleri, eğlenceli ve dikkat çekici müzik ve seslerle birleştirerek çocuğun dünyasına aktarabilme özelliğine sahip olan bir iletişim aracıdır. Çocuklar ve gençler için öğrenmeye en açık oldukları dönemlerinde, bir öğretmen niteliğinde olduğu bile söylenebilir. Bu nedenle televizyon programlarında işlenen temaların, genel olarak çocukların ruhsal yönünü ve kişiliğini etkilediği düşünülmektedir. Öte yandan, televizyonun izleyenlere davranış kalıpları oluşturucu etkisi, çocuklarda hatta toplumda birçok olumlu davranışın yaygınlaşmasına da sağlamaktadır. Dolayısıyla çocukların izlemekten keyif aldıkları çizgi film kahramanları da çocuklar için, önemli birer özdeşim modeli haline gelirler.

  • Peki, bu açıdan bakıldığında gayet masum gözüken televizyonun zararları yönleri nedir ve çocuğu nasıl koruyabiliriz?

Çocukluk bedensel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal değişikliklerin çok yoğun ve hızlı yaşandığı bir dönemdir. Çocukların algılarının gelişip şekillenmesinin en önemli evresi ise 0-6 yaş arasındaki dönemdir. Televizyon görsel ve işitsel acıdan birincil alanı kapsar. Bu bağlamda televizyon ve reklamların çocuk gelişimi acısından görselliği ve işitselliğiyle yerinin önemi yadsınamaz bir gerçektir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yapılan bir araştırmada çocukların boş zamanlarını en çok televizyon izleyerek geçirdikleri saptanmıştır. Bu nedenle, çocuklara televizyondan aktarılan bilgi ve görüntülerin, bu dönemin özelliklerine uygun planlanması ve sunulması çok önemlidir. Özellikle çocuklar için program, çizgi film ve reklam iletileri tasarlama aşamasındaki kişilerin; sorumlu ve basiret sahibi birer iletişimci olarak düşünmeleri ve hareket etmeleri gerekmektedir. Bunun yanı sıra çocuk kanallarında yayınlanacak içeriklerin çocuk psikolojisi konusunda uzman bir ekibin denetiminden geçmesi de önemlidir.

  • Ailenin rolü ne olmalıdır?

Çocukların televizyon mesajlarına açık olmalarının getirdiği önemli bir sorun da, gördüklerini "gerçeklik" olarak algılamaları, gerçek yaşamda karşılığını aramaya çalışmaları ve ekranda gördüklerinin kurgu olduğunun ayrımını yapamamalarıdır. Bu sebeple, ebeveyne çocuğu bu yanılgıdan korumak konusunda iş düşmektedir. Televizyonun olayları, nasıl ve neden belli yönleriyle yansıttığı çocuklara ailesi tarafından anlatılmalı ve çocuklar küçük yaşlardan başlayarak eleştirel medya izleyicisi olarak yetiştirilmelidir. Gerçeklik ile medyada sunulan gerçeklik arasındaki fark çocuklara ne kadar erken yaşta öğretilirse medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri de o derece azalır.

Anne babalar çocuklarının izledikleri üzerine konuşarak, TV programlarını, reklamlarda yer alan bilgileri ve mesajları nasıl değerlendirebileceklerini çocuklara öğretebilirler. Bu bağlamda, ailelerin çocukların televizyon seyrettiği sıradaki tutumlarına baktığımızda 3 farklı tutuma sahip aile yapısı dikkat çekmektedir. Kimi ebeveynler çocuklarıyla reklamları ve TV programlarını seyrederken içeriği konusunda herhangi bir yorumda bulunmuyor, kimileri ise içeriğini ve niyetini çocuklarına anlayabilecekleri bir şekilde açıklama yoluna gidiyor. Diğer bir kesim ise çocuklarının seyrettiği programın suresini ve içeriğini kontrol altında tutmayı tercih ediyor. Araştırmacılar ikinci ve üçüncü yolu tercih eden ailelerin çocuklarının, TV programları ve reklamların zararlı etkilerinden daha az etkilendiğini ortaya koyuyor. Çocuklarla beraber televizyonu edilgen bir bicimde izliyor olmanın da televizyonun olumsuz etkisini engellemede başarılı olmadığı düşünülüyor. Zira çocuklar o sırada ebeveynlerinin sessiz kalmasını içeriğin ebeveynleri tarafından onaylandığı şeklinde algılayabiliyorlar. Bu yüzden ebeveynlerin özellikle de küçük çocuklarını TV programlarını doğru algılamaları konusunda aktif yönlendirme sergilemeleri gerekiyor.

Neil Postman "Televizyon: Öldüren Eğlence" adlı kitabında; izleyicinin kendini savunabilmesi için, hazırlıklı bir kafaya ve birbirini bütünleyen bir değer sistemine sahip olması gerektiğini belirtir. Çocuklarımızı bu sağlıklı sonuca götürecek yollar ise; onlara okuma alışkanlığı kazandırmak, düşünme, tartışma ve eleştiri yetilerini geliştirmek, yararlı sosyal etkinliklere katılmalarını ve düşünce üreterek eylemde bulunmalarını sağlamaktan geçmektedir.

Özetle; Çocukların vakitlerinin büyük çoğunluğunu televizyon karşısında geçirdikleri düşünüldüğünde, ebeveynlere düşen ilk görev iyi birer ön izleyici olmak, çocuğun izlediği içeriğin kontrolünü yapmak, çocuğu televizyon izlerken yalnız ve savunmasız bir biçimde bırakmamak ve mümkün olduğunca çocuğuna eşlik etmek olacaktır. TV programları ve reklamlar hakkında çocukla konuşulmalı, çocuğa net açıklamalar yapılmalı, görüş ve düşünceler çocukla paylaşılmalıdır. Çocuklar mümkün olduğunca okumaya teşvik edilmeli ve televizyon izlemelerine belli ölçülerde sınırlandırmalar getirilmelidir.

minika Kanalları Pedagogu Psk. Merve Nur Güleç