Süper Anne Sendromu

Modern çağ annesini bekleyen tehlike “Süper anne” ya da “zorlanmış anne sendromu”..

20 Nisan 2015 Pazartesi, 11:40 , Güncelleme: 28 Nisan 2015 Salı, 14:40
30 yaş üstü, çocuk sahibi olup da kariyerini erkek meslektaşları kadar yoğun yaşayan kadınlarda yeni yeni tanımlanmaya başlanan bir grup belirti kümesi mevcut. "Süper anne sendromu" olarak adlandırsa da aslında "zorlanmış anne sendromu" da denebilir. Tıbbi olarak farklı hastalık belirtileriyle ortaya çıkan bu durum, iş verimini düşürdüğü gibi sağlık masraflarını da ciddi boyutta artırmaktadır.

2-3 aydan daha uzun süren baş ağrıları, kaslarda-eklemlerde ağrılar, kramplar, bağırsaklarda şişkinlik, hazımsızlık, uykusuzluk, sürekli yorgunluk, halsizlik, kırıklık, cinsel istekte azalma, çarpıntılar, konsantrasyon zorlukları gibi belirtiler ortaya çıkınca ister istemez doktor olarak bir sürü hastalık akla geliyor. En basitinden en ağırına; kansızlıktan, romatizmaya, kanserden, migrene tüm vücut sistemlerini muayene etmek gerekiyor. Alınan onca kan tahlilleri, çekilen MR'lar, EKG'ler, kaslar için EMG'ler sonrası net bir hastalık tanısı koymak kolay olmuyor. "Kronik yorgunluk sendromu, tükenmişlik sendromu, fibromiyalji, psiko-somatik hastalık, anksiyete bozukluğu…" tarzında tanılar yazılıyor.
"Zorlanmış kadın"larda görülen belirtiler:

Halsizlik, dermansızlık, işlere başlamada güçlük
Günlük işleri yapmayı zorlaştıracak ve yatak istirahati ile geçmeyen yorgunluk, bıkkınlık, tükenmişlik hali
Baş ağrıları, unutkanlık, kafada ağırlık hissi, sürekli yapacaklarını düşünme ,düşünce kargaşası, uykusuzluk, dinlendirici uyku uyumama
Depresyon, sürekli gergin endişeli olma, panik ataklar, cinsel isteksizlik
Mide-bağırsak rahatsızlıkları, sindirim anormallikleri, şişkinlik
Eklem ağrıları, romatizma, artrit, artroz, kas ağrıları, belde-boyunda ağrı ve kas sertleşmeleri, kramplar
Grip benzeri rahatsızlıklar, hafif ateş-üşüme, boğazda ağrı
Burada modern şehir hayatının, çalışan kadınların yaşam koşullarının, toplumsal rol ve sorumlulukların, çocuk bakımında annenin yerinin, iş dünyasındaki rekabet kriterlerinin, akraba ilişkilerindeki beklentilerin gözden geçirilmesi önemlidir.
Bununla birlikte kendi anne-babası, kocası, kocasının sülalesi, komşular, hatta kendi durumundaki diğer kadınlar kendisinden klasik kadın rolleri ister. Evinin düzeni, temizliği, yemeği, alışverişi kocasıyla ortak yarılsa da sorumluluk ve hesap verecek kişi kadın olur. İyi bir eş olarak, kocasını dinlemek, önceliği ona vermek, dış ilişkilerde arka planda durmak, alttan almak hep kadının görevidir. Eşine, kayınvalidesi kadar güzel yapmak, aileye sofralar donatmak, evlenene, hastaya tüm sosyal olaylarda hediye alıp, kutlamak, hatır sormak onun görevidir. Çocuk doğunca da tüm sorumluluğu anneye kalır. Çocuğun, doğru beslenmesi, yeterli eğitimi, sanatsal ve sporsal faaliyetleri, artık parası olan, araba kullanan, her işi tek başına beceren kadının omzuna konulu verir. Bu koşuşturmacaya "fit görünme, sağlıklı beslenme, spor yapma, kaliteli yaşama, gezme, görme, cemiyetin içinde yer alma" beklentileri de eklenince, kadına 24 saat yetmez oldu.

Çocuklar da bu durumdan olumsuz etkileniyor

Bu koşturmaca içinde çocuklarda gevşeyememe, sürekli bir yetişkine ihtiyaç duyma, sürekli canı sıkılma, kendini oyalayamama durumları görünüyor. Sık sık hastalanan, başı – karnı - bacakları ağrıyan, mızıl mızıl şikayetçi çocuk sayısı artıyor.
Çocuklar büyürken kendilerine zaman ayıran ama saçını süpürge etmeyen anneye, geniş zamanlara, geniş mekanlara ihtiyaç duyarlar. Hızla yapmaları istendikçe, yetişmek zorunda kaldıkça, kendisi istemeden imkanlar önüne sunuldukça; minnet etmeyen, kendi işini görmek istemeyen, doyumsuz, memnuniyetsiz, meraksız, amaçsız çocuklar yetişmektedir. Örneğin kendi giysisini giyme, yeni bir şeye özenme, ona ulaşmak için bekleme, emek ve uğraş içine girme, kendisine sunulan imkan ve nimetlerin kıymetini bilme, bunun için minnet duyma, kendi uğraştığı için merak etme, bağlanma, sahiplenme, kendinin yönettiği, doldurduğu zaman dilimlerini bu amaçlar için doldurma yeteneği kazanmak asıl özgürlüktür. Ama anneler kendileri bunu sağlayamazken çocuklarına öğretmeleri mümkün olmamaktadır.
Hayatı yavaşlatın ve tadını çıkarın

Hayatı, yalınlaştırmak, sadeleştirip asıl işin özüne varmak çok önemli. Hayatı dolu dolu mükemmel yaşama adına o kadar çok uyaran ve renkler, baştan çıkarıcı öğütler var ki…. Bazen hayat bir sürü lezzetli ve değişik yemeğin, tatlının, içeceğin, meyvenin olduğu açık büfe gibi geliyor. Her iyi ve güzel görüneni dener, hepsini tatmaya çalışırsanız hazımsızlık, bulantı, yorgunluk, kilo alma, vücudunuzu aşırı zorlama, tatilinizi kötü geçirdiğiniz için kendinizi suçlama sonuçlarından başka bir şey yaşayamazsınız.
Mutlaka uzman yardımı alın

Tanıyı doğru koyup, tedaviden başarılı sonuç alınabilmesi için dahiliyeci, psikiyatrist, fizyoterapist, diyetisyen, nöroloji ve endokrinoloji uzmanı ortak çalışması gerekiyor. Teşhis konulduğunda doktorlar hastayı yapması gereken egzersizler, çalışma temposu, beslenme
alışkanlıkları, stresten arınma yöntemleri, yakınmaları artıran ve azaltan faktörler konusunda bilgilendirmeli, ardından şikayete yönelik tedavi planı yapılmalı. Hem doktorlar hem de hastalar insanın savunmasını bozup, her tür hastalığa zemin oluşturan bu tabloyu tanımalı ve ciddiye almalıdır.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uz. Dr. Leyla Benkurt Alkaş makalesinden alıntıdır.