0-1 Yaş Fiziksel Gelişimi
Yakın zamana kadar bebekler sadece refleksleri olan, ihtiyaçları doğrultusunda mimikler yapan, yalnızca acı ve zevklerini belli edebilen canlılar olarak kabul edilirdi. Zaman içerisinde bu anlayış değişerek bebeklerin de birer birey olduğu görüşü yaygınlaşmaya başladı. Bebekler doğdukları andan itibaren dünyayı keşfetme ve anlamlandırma çabası içerisine girer. Bu ilk olarak kendilerine en yakın kişi olan anne ile başlar. Bebeklere bu ilişkiyi kurmasında beş temel duyusu yardımcı olur. Yeni doğan bebekler 25-30 santim uzaklıktaki bir noktaya iki gözüyle, başlangıçta yeterince olmasa da hızla, hareket eden bir şeye odaklanabilir. İki haftalık olduğunda farklı renkleri birbirinden ayırt edebilir. Duyma ve işitme duyuları da oldukça iyi gelişmiştir ve farklı tonlardaki seslere tepki verebilir. Sesin kaynağını fark edebilir. Ağlarken ya da huzursuzken, kalp atışı gibi ritmik seslere tepki verebilir. İlk günlerden itibaren anne sesini ve kokusunu diğer kişilerden ayırt edebilir. Vücuduna, özellikle ellerine ve ağzının kenarlarına dokunulmasına tepki verir. Soğuk ile sıcağı ayırt edebilir. Bu nedenle banyo yaptırıldığında ya da üstünü değiştirmek için giysileri çıkarıldığında ağlayabilir. Bu hem sıcaklık değişimine bir tepki hem de kendisini sararak vücudunu ısıtıp, güven veren şeylerin olmamasının kendisinde yarattığı bir endişe hali olarak düşünülebilir. Bu nedenle annenin ellerini bebeğin vücuduna koymasın ya da üzerine bir havlu örtmesi bu güveni tekrar sağlayabilir. Bebekler başlangıçta başlarını dik tutamasa da, bir şeye uzanıp yakalayamasa da, yuvarlanıp oturamasa da, kolları ve bacakları hareket halindedir. Daha sonra hızlı bir gelişim süreci birbirini takip eder.
1.5 AY: Bu dönemde bebek karın üstü yatarken kafasını kaldırır, yavaş hareket eden nesneyi kısaca izler.
2.AY: Karın üstü yatırıldığında kollarını havaya kaldırabilir.
3.AY: Yüzüstü yatarken, sırtüstüne dönebilir ve taşınırken kafasını sabit tutabilir. Bu dönemde bebeklik refleksleri azalır, istemli kontrol gelişir, nesnelere vurmaya başlar, destekle oturabilir, ellerini izler.
4.AY: Küp şeklinde olan veya küçük nesneleri tutmayı becerebilir. Kısa bir süre sonra nesnelere uzanır, kavrar ve ağzına götürür.
5.AY: Yardım almadan oturur pozisyonda durabilir.
6.AY: Biberonu tutabilir, çıngırakla oynar, oyuncakları birbirine gürültülü şekilde çarpar.
7.AY: Sırtüstü yatarken yüzüstü pozisyona dönebilir, emeklemeye ve sürünmeye başlayabilir.
8.AY: Yatarken oturma pozisyonuna geçebilir.
9.AY: Mobilyalara tutunarak yürümeye başlar.
10.AY: Ellerini çırparak oyun oynamayı becerebilir ve kutu gibi cisimleri açabilir, işaret parmağıyla karıştırabilir.
11.AY: Yardım almadan tek başına ayakta durabilir, eğilip kalkabilir, kalem tutabilir ve bir kaptan nesneleri çıkarıp, bir oyuncağı oyun amaçlı atabilir.
12.AY: Kendi başına yürüyebilir ve bardaktan tek başına su içebilir. Bebeklerin yürümesi için olgun sinir sisteminden daha fazlasına ihtiyaç vardır. Bunun için de kaslarının gelişmesi, vücut ve kafa ağırlığının dengelenmesi gereklidir.
Zihinsel ve Dil Gelişimi
1-4 AY: Bebek kendi vücudunda ilginç bulduğu, kendisine keyif veren tepkileri tekrar eder. Örneğin; sürekli olarak başparmağını emer, ağzından baloncuklar çıkarır veya tekmeleme hareketi yapar. Bu süreçte bebek insan yüzünü ayırt edebilmeye başlar. Böylece başlangıçta acıktığında kendisini doyuran, altı kirlendiğinde temizleyen annenin yokluğunda onun varlığını temsil edecek küçük oyunlarla meşgul olur.
3-5 AY: Gözden kaybolan nesnelerin, kişilerin halen var olmaya devam ettiğini algılayamazlar, bu nedenle hareket eden bir nesnenin az önce kaybolduğu yere bakarlar. Oyuncakları üzerinde hakimiyet kurmaktan daha çok vücutları ile ilgilidirler.
4-8 AY: Etrafındaki nesnelerde ilginç bulduğu hareketleri sürekli olarak tekrar eder. Örneğin; ilginç bir ses çıkaran oyuncağı sürekli olarak sallar veya sıkma gibi hareketler gösterir.
6-8 AY: Kısmen gizlenmiş bir nesnenin üstünü açar, kendi yüzünü örten örtüyü kaldırır, tanıdık bir el hareketini veya sesi taklit etmeye başlar.
5-10 AY: Sayı kavramını anlar.
8-12 AY: Çocuk kolay problemleri çözmek için bazı hareketlerini birleştirmeye başlar. Örneğin, bir nesneyi alabilmesi için engelin bir kısmına vurarak hareket ettirmesi, bebeğin problem çözme becerisinin gelişmeye başladığını gösterir. Bu davranışlar hareketlerini bilinçli olarak yaptığının ilk kanıtıdır.
9-12 AY: Göz teması kurduğu bir nesneyi çevirerek, dokunarak, bütün parçalarını inceler ve tamamen örtülmüş bir oyuncağı bulabilir. Başlangıçta ağlama sesini çıkartan bebek, bir aylık gibi bir sürede sesler çıkarmaya başlar. Başlangıçta agulama olarak nitelendirilen bu sesler, daha sonra hecelerle ve yetişkin dili takip etmesiyle devam eder. Bir süre sonra anlamlı hecelere dönüşür. 1 yaş civarında da kendi dili oluşmaya başlar.
Duygusal ve Sosyal Gelişimi
6 ve 10. Hafta Arasında: Sosyal gülümseme göstermeye başlar ve bu davranış zaman içerisinde daha da sıkılaşır.
1.AY: Kucağa alınıp dokunulduğunda sakinleşir.
2.AY: Oyuncaklar veya olaylar üzerinde kontrol sağlayabilmesinden dolayı duyduğu zevki yansıtmaya başlar. Öfke ve üzüntü de bu aylarda ortaya çıkar.
3.AY: Bebek tanıdığı birisini veya annesinin yüzünü gördüğünde memnuniyeti neşeye ya da heyecana dönüşür ya da oynadığı oyunlarda ilgisin çeken şeyler onda sürpriz duygusu uyandırmaya başlar.
6.AY: Birincil duygulardan daha spesifik duygular açığa çıkar.
6-7.AY: Bu aylardan itibaren en büyük sosyal gülümsemelerini ona tanıdık gelen en yakınları için saklar. Artık bu dönemde kendisiyle sıklıkla temasta olan, ihtiyaçlarını karşılayan annesine bağlanmıştır. Dolayısıyla tanıdık ile tanımadık arasındaki farkı ayırt edebilir. Buna bağlı olarak yabancılardan korkma, yani yabancı kaygısı ve bakım verenden ayrılma korkusu, yani ayrılık kaygısı tepkileri vermeye başlar.
8.AY: Ayrılmalar sırasında tepki verir, dikkat çekmek için bağırır. Bebeklerin, diğer insanların duygularını yüz ifadelerinden anlayabilmesi birinci yıldan itibaren gerçekleşmeye başlar.
7.VE 10.AY: Bu aylardan itibaren çocuklar sosyal referansı kullanabilir hale gelir. Sosyal referans sayesinde çocuk, belirsiz olduğunu hissettiği çeşitli durumlarda, nasıl davranması ve hissetmesi gerektiğini bakıcısının yüz ifadelerine bakarak belirler.
Neye İhtiyaç Duyarlar?
Bebeklerin ilk yaşlarında; kendisini güvende hissedeceği, ihtiyaçlarını duygusal bir sıcaklık içinde yerine getiren ilişkilere ihtiyacı vardır. Temelde bakım veren kişi olarak anneyi ele alırsak, onunla kurduğu bu özel ilişkide bebek bedeninden ve dışarıdan gelen birtakım uyaranlara anlam vermeye ve bunları tanımlayıp, bunlarla baş edebilmeye çalışır. Örneğin; acıktığı için ağlayan bir bebeğe annenin emzirmeye gelirken söylediği, "Sen çok mu acıktın, sabırsızlandın mı? Şimdi geliyorum seni doyurmaya!" gibi bir ifade bebek için yumuşak tonu itibariyle bu kaygılı halini anlayan, tanımlayan ve rahatlatan yaklaşımdır. Bu tür ifadeler bu acıkma durumunda bebeğin yaşadığı duyguyla baş etmesini sağlar. Anne-babaların bebeklerinin sinyallerine ne kadar uygun yanıtla verdiği ve onunla ne kadar senkronize rutinler oluşturabildiği, aralarındaki duygusal bağın gücünü belirler.
Sağlıklı İletişim Kurun
Doğum sonrası ilk günlerde anne için en temel adımlardan biri bebeğini tanımaktır. Bu, bebeğin duygusal gelişimi için de önemlidir. Bebeğin karakteristik özelliklerini tanıyabildiği doğrultuda, anne bebeğiyle daha uyumlu bir ilişki oluşturma fırsatı bulabilir. Bu da bebeğin kendi duygularını tanımasına, temel güven duygusunu geliştirmesine yardımcı olacaktır. Buna göre bebeğin sakin durabildiği zamanlar, uyku süresi, annesiyle ilişkiye giriş şekli, neleri dinlediği, kendisine bir şeyler anlatılırken gözlerini açıp dinleyip dinlemediği, sıcaklık, aydınlık ve ses gibi çevresel koşullardan hangilerinin bebeği rahatlattığı veya huzursuz hissettirdiği gözlemleyerek ve bebeği anlamaya çalışarak mümkün olabilir. İlk yaşın ortalarından sonra bebek hareketlendikçe kendi başına hareket etmeye ve anneden uzaklaşmaya başlar. Anne ile sağlıklı bir bağ kurmuş olan bebekler, daha meraklı olurlar ve bağlandıkları kişiyi güvenli üs olarak kullanarak çevreyi güven içinde keşfedebilirler.
Kaliteli Zaman Geçirin
Anne-bebeğin birbirine bağlanmalarının temelini oluşturan ilk bir yılda yaşanan en büyük zorluk annenin işe başlama sürecidir. Bu durumun zorluk olarak yaşanması, gerçekte bebeğin annesinden ayrılmasından daha çok annenin bebeğinden ayrılmasının getirdiği duygusal yüktür. Birçok çalışan anne bebeklerini ne kadar özlediğinin, kariyeri için bebeğiyle olan saatleri feda etmiş olmasının getirdiği suçluluğun farkında değildir. Bebeklerini ne kadar özlediklerinin farkına varmadan, bakıcıyla rekabete girer ya da ayrılmanın yaşattığı özgürlükle ilgisini bebeğinin ihtiyaçlarından kendisininkine döndürür. Birçoğu da bu duyguları yoğun olarak yaşar. Ne tam bir anne, ne tam bir çalışan hayatı olarak götürebilir. Ancak her iki durumda da annenin bebeğiyle olan ilişkisine yansır. Birlikte geçirilen zaman, kaçırılanların telafisi olarak yaşanmaya başlayabilir. Her zaman olandan farklı bir ilişkinin varlığı bebek tarafından hemen hissedilir.
1-2 Yaş Fiziksel Gelişim
Bebeklerin ilk yaşlarına kadar zamanlarının büyük bir kısmında, ritmik sterotip davranışlar yaparak meşgul oldukları gözlenmiştir. Yani bebekler vücutlarını sürekli, sallanmak, sallamak, sıçramak, kollarını havaya kaldırıp indirmek gibi hareket ettirirler. Bu davranışlar yeni beceriler edinildiğinde yok olur. 1 yaş öncesinde yürüme çabaları, doğum günü zamanına denk gelir ve ilk adımlar atılmaya başlanır. İlk yarı yaş yürüme deneyiminin zevkini çıkararak geçerken, ikinci yarısında koşma, geri adım atma ve topu tekmeleme gibi daha çok bedensel kontrol gerektiren hareketler gelişir. Yardım ve destek alarak merdivenleri çıkabilir. Nesneleri almak için çömelebilir. Üç tekerlekli bisikletin pedallarını çevirmeyi öğrenebilir. Topu fırlatabilmesine karşın henüz tutmakta güçlük çeker. El becerileri de gelişirken, başlangıçta 2-3 küple, 15.aydan sonra ise 3-4 küple kule inşa edebilir. Vidalı kapakları açmaya çalışır. Pastel boyalarla karalama yapabilir. 2 yaşla birlikte yatay ve dikey şekilleri kopya ederek çizebilir, hamur yoğurup, makasla basit kesimler ve tek parçalı yap-boz yapabilir. 1.5 yaşından itibaren bardaktan su içmeye çalışır ve kendi kendine başarılı yemek yeme girişimleri olur.
Zihinsel ve Dil Gelişim
Bu dönemde çocuğun en önemli gelişen becerilerden biri taklit becerisidir. Bebeklikte basit dil ve yüz ifadeleriyle başlayan taklit, çevresindekileri, özellikle de yakın ilişkide olduğu kişilerin beden hareketlerini, sesleri ve sözcükleri hemen hemen doğru olarak taklit etme şeklinde gelişir. 1 yaşla birlikte çocuk problemlerini çözmek için farklı yollar kullanmayı ve değişik sonuçlar elde etmeyi tecrübe eder. İkinci altı ayda, karşılaştığı problemleri zihinde çözmeye çalışır, nesneler ve insanlar yerine sembolleri kullanmaya başlar. Düşüncelerini sadece yapabildikleriyle sınırlandırmaz. Deneme-yanılma yönteminin yanında ilişki kurarak hareket etmeye başlar. Nesneleri tanımaya çalışırken kendisi dokunmak, ele almak ister, kendisi birebir karşılaşıp, vakit geçirerek tanımaya çalışır. Çocuğun hareket kabiliyeti arttıkça, deneyimleri de artar. Dolayısıyla dünya hakkında daha fazla şey öğrenir. Hareketlerinin sonuçlarını gözlemleyerek olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurmaya ve kendisinden istenen tek aşamalı talimatları yerine getirmeye başlar. Bu süreçte gerçekleşen bir diğer önemli gelişim ise nesne sabitliğidir. Yeni doğan bebekler nesnelerin kalıcılığını anlamaktan yoksundur, çünkü duyularına göre hareket eder ve nesnelerin ancak onlar algıladıklarında var olduğunu kabul ederler. Birinci yaşın ortalarına doğru bir nesneyi gözle görmese de elle tutmasa da, var olmaya devam ettiğini anlamaya başlar. Konuşmayı öğrenmesi yavaş olarak gözükse de ona söylenen şeyleri anlar ve aklına yerleştirir. Konuşmaya başladığında bu öğrendiği kelimeleri kullanmaya başlayacaktır. 12-15.aylar arasında çocuklar tek tek sözcükleri ifade ederken, 2 yaşa doğru birden fazla kelimeyi yan yana getirir. Ancak tam konuşmaya 2.5 yaş hatta daha ötesini bulabilir.
Duygusal ve Sosyal Gelişim
1 yaşın sonu ile ortalama 3 yaşına kadar uzanan süre ve bağımsızlık dönemidir. Çocuklar bu dönemde ayrı bir insan olmayı ve kendi başlarına birçok şey yapmayı öğrenirler. Kendisine ve çevresine güven duygusu geliştirdikten sonra bağımsızlık uğruna çaba göstermeye başlayacaktır. Bu yaşlarda çocuk ayakta durmayı, yürümeyi, çevresini araştırmayı ve kelimeleri kullanmayı öğrenir. Böylece kendi başına olmanın keyfini yaşamak ister. Ancak karşılaştığı her yenilik, deneyim, heyecan ve keyif verebilirken endişe de yaratabilir. Bilinmezin, tanıdık olmayanın endişesiyle baş etmek kolay değildir. Bu nedenle sınırlar ve kurallar sıklıkla karşılaştığı ve kendisinde çoğu zaman da tepki uyandıran şeylerdir. Bu engelleme duygusu kimi zaman öfke duymasına neden olabilir. Bu karşılaşma çocuğun da "hayır" diyebilme kapasitesini geliştirir ki kendi seçimleri, duygu ve düşüncelerinin farkına varıp sahip çıkması için önemli bir adımdır. Bu yaş döneminde, kovalamaca ve saklanma gibi oyunlar büyük bir zevk verir. Bu oyunlar sayesinde kendisinin de istenen ve aranan bebek olduğu bir deneyimini yaşar. Bulunma deneyimi nesne sabitliğinin pekiştirilmesine yardımcı olur. Henüz sahiplenmesi tam yerleşmediği için bu dönemde nispeten eşyalarını paylaşsa da başka çocuklarla birlikte oynamaz. Genelde başka bir çocuğun yanında oynarken onu zaman zaman gözlüyor olsa da o yokmuş gibi davranır. Artık kendisini aynanın aksinde tanır, hatta merak edip sık sık incelemek ister. Basit ev işlerini taklit ederken, çevresindeki kişiler gibi olmayı deneyimler. Bu taklit aynı zamanda empati duygusunun da temellerini oluşturur. Ani sesler, büyük sesli hayvanlar gürültülü yerler korku ve stres yaşatabilir. Bir başka çocuğun ağlamasından da korkabilir. Eğer kendisi bir çocuğun ağlamasına neden olursa gerginlik yaşar.
Neye İhtiyaç Duyar?
Bebekler ilk bir yıl kendisine bakım veren kişiyle, genelde annesiyle bağlanma adı verilen özel ilişkiden yola çıkarak gelişimine devam eder. Bedensel ve zihinsel becerilerin gelişimi ile artık içinde bulunduğu çevreyle çok daha fazla ilgili ve yoğun bir keşif süreci içerisindedir. Etrafını keşfedebilmesi için kendini güvende hissettiği bir ortam ve ilişkiye ihtiyaç duyar. Çevresindeki yetişkinlerin, onun ihtiyacı olduğunda var olacağını bilmesi, ona zor zamanlarında eşlik edip anlamaya çalışması, yetişkinin kendine güvenli ve kararlı durabilmesi çocuğun kendini güvende hissetmesine yardımcı olur. Yetişkinlerin yaşadıkları kişisel zorluklar, çocuklarının kendilerinde uyandırdığı çelişkili duygular, ev içinde yaşanan çatışmalar çocuğu kaygılı ve tetikte kılar. Böylesi bir durumda çocuk kendi içinde anlam veremediği tedirginlikle meşgul olduğu için çevresini keşfetmeye hevesli olmaz. Devamlı olarak yetişkine ihtiyaç duyar.
2-3 Yaş Fiziksel Gelişim
Çocuklar 1 yaşından itibaren her yıl ortalama 5-7 santim uzar ve 2-3 kilo alır. Bedenlerindeki bu değişimi fark ettiklerinde kendisinin de büyüyebileceğine dair bir umudu yerleştirir ki, bu da kimi zaman yetersiz hissettiğinde kendisine yardımcı olacak şeylerden biridir. Koordinasyonu gelişmeye devam eder. Topa tekme atabilir, zıplamaya çalışır, tek ayak üstünde durabilir, az dengeli bir tahta üzerinde yürüyebilir ve takla atmayı öğrenebilir. Tek adımlarla merdivenleri çıkabilir. Bu yaşla birlikte el becerileri de gelişmeye başlar. Artık eline aldığı şeyleri ağzına götürmesi de sonlanmaya başladığı için yavaş yavaş hamurlarla oynayabilir. Pastel boya ve boya fırçasını daha iyi kullanabilir. İki elini uzun süre kullansa da henüz sağ-sol tercihi yerleşmemiştir. Çekiç, küçük vidalı oyuncaklar, anahtar gibi şeyleri kullanmayı öğrenebilir, makasla kesmeyi henüz beceremese de öğrenemeye çalışabilir. Küplerden kuleler yaparken aralarına köprüler yapabilir. 3 yaşa doğru, giysilerini yardım almadan çıkarabilir, düğmesiz kıyafetlerini giymeyi becerebilir.
Zihinsel ve Dilsel Gelişim
2 yaşındaki çocuklar konuşma becerilerinin de gelişmesiyle düşünebilme kapasitelerinde önemli bir gelişim gösterir. Artık konuşulanları tamamen anlamasına karşın tam olarak konuşması 3 yaşını bulabilir. "Bu ne?" sorusu sıklıkla tanıma ve anlamaya yöneliktir. Kendisinin ve diğer insanların yüz bölgesindeki parçaların isimlerini bilir ve onları işaret ederek gösterebilir. Baş, ayak ve kolun ne demek olduğunu bilir. Resimle gerçek arasındaki nesneyi eşleyebilir, nesneleri başka şeyleri temsil etmesi için oyunda kullanabilir. Renk ve dokuyu tecrübe eder, şekiller ve renkler hakkında daha fazla şey öğrenir. Sıralandırır, eşleştirir, fakat isimlerini tam olarak bilmiyor olabilir. 3-4 parçalı yap-boz oyunlarını tamamlayabilir ve mekanik oyuncakları çalıştırabilir. Aynı zamanda iki sayıyı tekrar edebilir ve şekilleri eşleştirebilir. Kullanım yeri söylendiğinde tanıdık nesneyi gösterebilir. Ayrıca çocuk, anlam farklılıklarını anlamaya başlar(büyük-küçük, iç-dış) ve "odana git, oyuncağı al" gibi iki aşamalı talimatları yerine getirebilecek kapasiteye sahip olur. Akılda tutma kapasitesi de geliştiği için şarkıları, daha önce gittiği yerleri hatırlar.
Duygusal ve Sosyal Gelişim
2-3 yaş çocukların kendi istekleriyle başkalarınınki arasında denge kurmayı, kendininkini bekletebilmeyi ve başkalarıyla birlikte yaşamayı öğrendikleri bir dönemdir. Tabi ki bunların temelleri başlangıçta atılmıştır, ancak çocuklar içinde bulundukları ortamda bir birey oldukları, kendi isteklerinin farkına vardıkları noktada; başkalarının benzer isteklerinin olabileceğini göz ardı edercesine çevreleriyle bir tür mücadeleye girerler. Kendisine sunulan önerileri "hayır" diyerek geri çevirirken, engellemelere baş kaldırırken, teskin edilme çabalarına kendisini kaparken aslında bir anlamda bu kendisinde olana sahip çıkmak ve mücadele etmektir. Kaslarının gelişmesi, kuru ile ıslak arasındaki farkı anlaması, kendisini bebek kılan bezden rahatsız olması gibi gelişimler, tuvalet alışkanlığının kazanabileceğine dair sinyalleri verir. Kendisinde olana sahip çıkma ve bundan vazgeçme ikilemini yaşadığı bu dönemde tuvalet alışkanlığının da kazanılması ilginçtir. Tutma ve bırakma gibi birbirine iki zıt durumla baş edebilmesi için bir deneyim alanı sağlar. Zaman içinde zıtlaşmaya girmeden ve bağımsızlık arzularına da engel olmadan düzenli ve kararlı bir yaklaşımla bu iki uç arasında denge kurulur. Çocukların kendine ait olana sahip çıkma davranışları, diğer çocuklarla olan ilişkisine de yansır. Paylaşmaya henüz hazır olmadığı bu dönemde yaşıtlarıyla birlikte değil de yan yana oynamayı tercih eder. Başkalarının da benzer isteklerinin olduğunu henüz anlamaya hazır olmadığı için de diğer çocukların oyuncaklarını sahiplenebilir. Yeni bir yere ve gruba girdiğinde kendisine yetişkinlerin yardımcı olması gerekir. Çocuğun kendisiyle ilgili farkındalığı arttıkça ve kendi davranışlarını değerlendirdikçe utanma, gurur, suçluluk gibi duyguları hissetmeye başlar. Yaptığı davranışın sonucunu fark etmek, başkalarının kendisiyle ilgili duygu ve davranışlarına odaklanmak, bu duyguların yaşanabilmesini sağlar. Bu yaş evresinde çocuk artık, topluluk önünde veya misafirlerin karşısında bir şey canlandırması beklendiğinde utanç duyabilir veya gözyaşlarına boğulmuş bir yaşıtını gördüğünde empati kurup ağlayabilir.
Neye İhtiyaç Duyar?
Çocuğun gelişim sürecinde, anne ile baba tümüyle kendilerine bağımlıyken; yürüyen, koşan, oynayan, konuşabilen, kendine göre yorumlar yapabilen bir çocuğa sahip olmanın şaşkınlığı içerisinde olurlar. Kimi zaman onun küçük bir çocuk olduğunu unutup kendileri gibi bir yetişkin olduğu düşüncesine kapılabilirler. Oysa bu yaş döneminde yetişkinlerin yapabildiği birçok şeyi yapmasına karşın, henüz duygusal olarak yaşadıklarıyla baş edebilme donanımı yoktur. Bu donanım da ancak anne babanın desteğiyle oluşur. Kendi bireyselliğini keşfetmeye çalıştığı bu dönemde, çocuklarla ne tür zorluklar yaşanırsa yaşansın kendilerine saygı duyulduğu duyabilmeyi geliştirir. Çoğu zaman anne-babalar çocuklarıyla aynı duygu ve düşünceleri paylaşmayabilir, ancak bu onlarınkine saygı duymayı engellemez.
0-3 Yaş Beyin Gelişimi
Anne Karnında Zihinsel Gelişim
Beyin belirli işlevleri yerine getiren pek çok bölümden oluşur. Bu bölümler gördüğünü tanıma, konuşma esnasında dili takip etme ya da tehlike içerisinde olup olmadığımızı saptama gibi birçok yaşamsal işlevi içerir. Beynin her bölgesinde milyonlarca nöron ya da sinir hücreleri vardır. Bu trilyonlarca sayıdaki sinir hücreleri, sinapslar ve yollar beynin kablolarını oluşturur. Bunlar beynin farklı bölümlerinin iletişim kurmasına ve işbirliği içinde çalışmasına ve hareket etmesine olanak verir. Bu bağlantıların sayısı ve organizasyonu beyinde, alfabedeki harfleri anlamaktan karmaşık sosyal ilişkileri yürütmeye kadar her şeyi etkiler. Beynin fiziksel yapısının ve bağlantılarının büyük bir bölümü doğum öncesinde başlar. Bu gelişim genetik bir program içerisinde yer alır. İleride düşünebilmeyi sağlayacak olan nöronlar bol miktarlarda üretilip, beynin belli bölgelerine yerleşir. Böylece ilerde oluşacak hareket etme, hissetme, düşünme, algılama ve ifade etmeyi sağlayacak sistemlerin alt yapısı oluşur. Daha sonraki aşamada bu nöronları besleyen ve bir arada tutunmalarını sağlayan destek doku hücreleri oluşur. Annenin yediği besinler gibi duygusal iniş-çıkışları sırasında salgıladığı kimyasal maddeler de bebeğin beyin gelişimini etkiler.
Yenidoğan Beyin Gelişimi
Yeni doğmuş bebeğin beyni, yetişkin beyninin sadece çeyreği kadardır. 3 yaşına kadar yetişkin beyninin yüzde 80'ine ulaşır, 5 yaşında ise yetişkin beyninin yüzde 90'ı kadar olur. Bu büyüme başlangıçta küçük bir fidandan dallanıp budaklanan bir ağacı gelişimine benzer. Yeni doğan bir bebeğin beyni henüz tamamlanmakta olan bir yapıdadır. Doğumdan itibaren, sadece sinir sisteminin alt kısımları (omurilik ve beyin sapı) iyi şekilde gelişmiştir, fakat üst kısımları (limbik sistem ve beyin zarı) daha ilkel seviyededir. Tekmeleme, tutma, ağlama, uyuma, emme gibi davranışlar beyin alt kısmının işlevleri arasındadır. Bebekler ayrıca doğumdan bir süre sonra kaybolan birtakım reflekslere de sahiptir. Moro ya da irkilme refleksi ve adım atma refleksi bunlardandır.
Beyin Kurulmaya Başlıyor
Bebekler 8 ile 10. aylar arasında annesiyle yaşadığı tekrarlayıcı deneyimler sonucunda hafızasını kullanarak geçmiş ile şu andaki deneyimi arasında bağlantı kurmaya başlar. Annesinin geldiğini hissettiğinde kucağa alınmak için ağlamaya başlaması gibi geçmişte farkındalıktan uzak hareketleri özellikle ilişki kurmaya yönelik istemli eylemlere dönüşür. Böylece kendi duygularını düzenlemeyi, başkalarının duygularını anlamayı ve sosyal açıdan uygun olmayan istekleri engelleyebilmeyi sağlayan beyninin sağ ön bölgesi gelişmeye başlar. Beynin bu önemli bölgesinin neredeyse tamamı doğumdan sonraki ilk 3 yıl içinde gelişir, olgunlaşır. 18. aya geldiğinde çocuğun deneyimleri farklılaşmaya başladıkça, bağlantılar da artmaya başlar. Dil gelişimi de bu bağlantıların oluşmasına yardımcı olur. 3 yaşa doğru ilişkilerin çoğalması ve deneyimlerin artmasına paralel olarak dil, zihin ve motor gelişimi gelişmeye devam eder.
Çevresel Etkiler
Bebeğin içinde bulunduğu çevrede karşılaştığı uyaranlar sayesinde farklılıklar oluşur. Coğrafya, aile, kültür, okul ve yaşıtlar gibi etkenler bu farklılıkları yaratır. Bu bir tür ince ayar gibidir. Örneğin; herkes dil öğrenme potansiyeliyle dünyaya gelir. Beyin, insan konuşmasını tanıma, kişilerin konuşma seslerindeki hafif farklılıkları ayırt etme, kelimelere anlam yükleme ve dilbilgisi kurallarını öğrenip kelimelerden anlamlı bütünler oluşturmak üzere programlanmıştır. Fakat her çocuğun yetkin olduğu dil, kelime dağarcığı ve aksan yetiştiği çevre tarafından belirlenir.
Beyin Gelişiminde Anne-Baba Faktörü
Anne-babalar bebeklerinden aldıkları işaretlere cevap vermeye ve onları sevmeye biyolojik olarak programlanmıştır. Bebekle karşılaşan bir yetişkin ona bakmak ve korumak ister. Bebeği rahat ettirmek üzere dokunur, tutar, sallar, şarkı söyler ve konuşur. Bütün bunlar yetişkinle bebeğin birbiriyle ilişki kurmasını sağlarken, beyin gelişimini de katkıda bulunur. Zihin kendi başına değil başkalarının zihniyle gelişir. Beynin gelişme potansiyelinin çekimine kapılan birçok ebeveyn, çocuklarını daha zeki yapma çabası içine girebilir. Ancak henüz var olan gelişim hızını daha da hızlandıran bir yöntem bulunmamıştır. Yoğun bir eğitimle belli becerilerin gelişimi zorlandığında beyin henüz hazır olmayan, olgunlaşmamış nöron ağını kullanır ve bu da doğal gelişimi bozar. Bu, yarış arabasının ormanda uygun olmayan bir yola girmesi gibidir. Bu gidişin ne arabaya, ne yola bir katkısı vardır. Her ikisi de darmadağın olur. Ayrıca bu süreçte çocuk üzerinde oluşturulan baskı yoğun duygusal travmalara da neden olabilir.
Beyin Gelişimini Destekleyin
Beyin gelişimini desteklemenin yolu dilden geçer. Araştırmalara sadece televizyonu veya yetişkinlerin kendi aralarındaki konuşmaları dinleyerek dile maruz kalmanın az bir yarar sağladığını göstermiştir. Bunun yerine dil becerilerini geliştirmek için insanlarla direkt olarak etkileşim içerisine girmeye ihtiyaç vardır. Ancak pek çok anne-baba bebeklerin ne söylendiğini anlamayacak kadar küçük olduklarını düşünerek konuşmanın önemli olmadığını düşünürler ya da duygusal olarak zor olan konuları yanlarında konuşmaktan çekinmezler. Ancak bebekler de daha büyük çocuklar gibi konuşulanları anlar. Yapılması gereken en basit şey, çocukla konuşmak ve onu dinlemektir. İster tek başına, ister ebeveyn ile birlikte olsun; oyun, çocuğun beyin gelişimini desteklemek için en önemli fırsatlardan biridir. Çocukların temel ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılandığı, olası tehlikelere karşı korunduğu, sevgi ve ilginin gösterildiği ilişkilerde optimal beyin gelişimini destekleyen tecrübeler için gerekli alan sağlanmış olunur. Ancak kendileriyle nadir konuşulan, çok az oyuncak temin edilen, çevreyi test ve tecrübe etme imkanı verilmeyen çocuklar, daha sonraki öğrenme süreci için gerekli olan nöron bağlantılarını ve yollarını tamamen geliştirmekte zorluk çekebilir.